![]() |
![]() |
![]() |
Gittiğin gün, yağmur yağıyordu inadına,
Damla damla, bardak bardak, kova kova. Gittiğin gün, gökyüzünden süzülüyordu yaşlar da, Gözlerimden, tek damla, düşmüyordu toprağa. Gittiğin gün, diğer günlerden farksızdı bir bakıma Yağmur yağıyordu, Gökyüzü ağlıyordu, Yüreğim hala atıyor, dilim susuyordu. Sahipsiz kalmış bir sokak köpeği yağmur altında Durmadan, usanmadan havlıyordu. Gittiğin gün, rüzgar Yittiğin gün, bulut Bittiğin gün yağmur, Beni benim yalnızlığıma İttiğin gün, Yağmur yağıyordu inadına. Alıp götürmüşsün gibi güneşi Masmavi gökyüzünü Umutlarımla, yanına. Yeniden aldanmış hissettim kendimi Yağmuru bırakıp gittiğini düşünüp, bana Gittiğin gün, yağmur yağıyordu İnadına. Görürdün yağmuru Dönüp baksaydın, ardına... |
Bir dağ vardı. Sisler ortasındaydı. Tepesi kar,Etekleri bahar, Bir dağ vardı, Sisler ortasındaydı. Yüksekliğinden belli olmasa da O, eni konu bir dağdı. Tepelerinden bulut ağdı, Yamaçlarına, yağmur yağdı. Himalayalara göre tepe, Tepelere göre, epeyce "dağ"dı. Sisler arasındaydı. Ne kendi, Ne başkaları farkındaydı. |
Bir rüzgar yaklaştı. Esti öylesine Rüzgar, baktı, baktı, Sisler aralanınca O bir dağdı. Rüzgar anladı, esti esti Estikçe, dağın dağlığı daha da arttı Rüzgar esti, esmesine Esti esti, Alınıp verilmeyen bir nefesti Esti esti, bitti Kendi yarattığı dağı Sislere bırakıp gitti O sisler ortasında yitti. |
Dün gece gökyüzü ağladı, üstüme Dün gece, gökyüzü maviye hasretti, Bense yeşile... |